Blog'um AKP nin emrindedir :)

| 23 Mayıs 2007 Çarşamba

Bazı Arkadaşlar buradaki 4. Devrim Sabahı isimli yazıyı okuyunca beni Açıktan AKP propagandası yapmakla itham ettiler :)

Arkadaşlar ben burada kendi fikirlerimi yazıyorum . Dünya görüşüm milliyetçilik değil memleketçiliktir.

Memleketin hayrına , dirliğine ve düzenine iş yaptığını gördüğümde birisini ona destek vermektir.

Herkes birilerini bir şeylerle itham ediyor. Benim anlayışıma göre bu ispatlandırılmadığı sürece itimat edilmez.

Özal ve Erdoğan amerikancıdır demişti bir arkadaşım. Evet belgesini ve ispatını görmediğim sürece buna itibar edemem..

Hakkaniyet anlayışım ve Vicdanım buna geçit vermez..

Eğer yarın (isim önemli değil) , Başka birisinin memleket ve millet için daha iyi şeyler yaptığını görebiliyorsam ve cidden samimiyetine inanıyorsam vicdanen buna kanaat getirmişsem ben onu destekleyeceğim.

ama bugün meydanlarda dolaşan.. ''Sözde'' vatanseverlerin , ülke için bir taş dikememişlerin sırf birilerine inat ve sırf onları al aşağı etmek için bir araya gelmesini de memleketseverlik ve memlekete hizmet etme isteği olarak algılama gafletinde bulunmamı kimse beklemiyordur herhalde.. ki ben bu şekilde algılamayı da vatana ihanet kabul ediyorum.Nede olsa Genelkurmay başkanımızın dediği gibi '' Sözde değil Özde '' samimiyet ilkesi aranıyor sandıkta.. ve Halk bu samimiyetin kimde olduğunu kimde olmadığını vicdanlarındaki sesi dinleyerek bulabiliyor..

Ve dediğim gibi bugun ülkeye Akp hizmet ediyordur ve bende onları desteklemekte bi sakınca görmüyorumdur. Ama yarın başka bir parti gelir. kalkıp da ondan sonra körü körüne köhne bir gelenek gibi eski partiye oy vereceğim saplantısında olmam. Benim aradığım samimiyet ve daha iyi hizmet kimdeyse onunda hakkını vermesini bileceğiz. memleketperverlik budur. körü körüne bir partinin isminden dolayı onların kısır politikalarına saplanıp kalmak '' milliyetçilik '' olmadığı gibi başka bir partinin başka bir köhne politikasına sırf isminden dolayıda '' halkçılık ve cumhuriyetçilik '' olarak algılayıp onlara da aldanacak değiliz.

Ki millet olarak kötü bir özelliğimiz burada işimize yarıyor.. '' Biz millet olarak etikete değil . İçindekine bakarız birşeyin ''

Birinin etiketinde milliyetçi.. diğerinde demokrat.. bir diğerinde cumhuriyet ve Halk yazsa da.. İlkokul çocuğu değiliz etiketlere takılıp kalmayız. Biz içine bakarız ..

İşte bunun için içini ve dışını bir gördüğümüz partiye destek veriyor.. kimileri ne kadar amerikancı ve ya farklı etiketler yapıştırmaya kalksalar da .. biz etiketlere takılmayız. Eğer bir gün bu amerikancı iddialarını ispatlayabilirlerse samimi olarak.. körü körüne de inat edecek değiliz.. Ama şu bir gerçek ki bu cümleyi kurarken asla ispatlara dayanmayacağını da kestirebiliyorum..

Şimdi herkes yazının başlığına takılıp kalmıştır. bunca şeyi okurken bile akıl oradaydı eminim :)

Blog'um Akp nin emrinde ne demek ! ?

Şu demek : Tuncay Özkan dan neyim eksik ? :) Ha benim blog ha onun kanal.. aşağı yukarı aldığımız hit'ler ve Raiting kafa kafaya :) o degilmiydi kanalım chp nin emrindedir diyen :)

O saf nerden bulduğunu bile söyleyemediği 17 milyon dolarcıkla bu reytingi alıyor.. Ben beleş beş kuruş harcamadan :) o Saf kaçırdığı vergilerin içinden nasıl çıkacağını kara kara düşünüyor ben vergi vermiyorum blog açtım diye :) çünkü istemiyor kimse..Onun kanalını her an maliye basabiliyor bizim evin yolunu bile bilmez maliyeciler.. :) o kanalıma reklam verilmiyor diye bas bas bağırıyor.. Ben bloga google reklamlarını koysam paraya para demem.. Zavallı tuncay düşene vurulmaz ama kusura bakma içimden şahane bi vole çakmak geliyor seni her gördüğümde :) O mitingden mitinge koşuyor el boş avuç boş .. ben burada 3 oy kullanacak kararsız seçmenle konuşuyorum mahallede AKP ye 3 oy daha kazandırıyorum :)

Tuncay'ı ne zaman görsem aklıma bi kaset gelir.. Kaset Erbakan amcanın popüler elamanlarından şevki yılmaza ait.. '' Ben bu parlamentonunnn... '' diye başlayan ve sonra bizzatihi parlamentodakileri gayri meşru ilan eden o meşhur kaset gelir aklıma.. Gülerim :) geçerim..

kendi kendime derim.. buda herhalde ulusalcıların şevki'si :) ..

Yani kısacası o arkadaş bi taraflarını yırtıyor çalıyor çırpıyor bir şey yapamıyor..

Ben burada relax relax hiç masrafsız ve çalıp çırpmadan.. onu geçiyorum..

Buradan AKP yöneticilerine sesleniyorum.. '' Bizim 3 milyon doları da reklam çalışmaları adı altında bir ara gönderseniz '' :P

Malum reklam dediğiniz para ile yapılıyor :)

Dipnot : kendime çok kızıyorum 5 yaşında sünnet oldum diye.. Tuncay 40 yaşında oldu bakın sünnette takılan paralarla kanal açtı.. ben 5 yaşında oldum da ne oldu ? Sünnet parasıyla uzaktan kumandalı araba aldılar oda iki günde kırıldı.. Of be insan bari bi çanak anten alır.. kendi çapımızda yayın yapardık mahalleye :) o yaşlarda adım atardık medyaya.. ama nerde o zihniyet bizim pederde.. töbe yarabbim ya adamı günaha sokacak :)

Cii~ Nedir ?

| 20 Mayıs 2007 Pazar

Cii , Dengedir. Hayatta olacak şeyler vardır . olmayacak şeyler vardır. Bazı şeylerde olmakla olmamak arasında bina edilmiştir.

Cii o arada bulunan şeyleri hedef almaktır. olması gerekeni oldurabilmek. olmaması gerekeninde önüne geçme biçimidir..

Cii Bir yaşam felsefesidir , kimsenin hayal etmediğini hayal etmek , ve onun üzerine bir plan kurmaktır. Sanılanın tersidir. olması gereken önce planı kurmak sonra o plan üzerine hayallerinizi inşa etmekken. Cii bunun yanlış olduğunu görüp önce hayali bulmaya karar vermek ve belki yıllar süren bir arayışın sonunda hayali bulunca o hayalin üzerine planlarınızı kurma biçimidir.

Cii , tehlikedir . Aradığınız hayali belki hiç bulamama riskini göze almaktır.Bir hayal bulmak için belki kurulu olan her şeyi hiç birşey için altüst edebilme riskini omuzlamaktır..

Cii , Herkesin olmaz bu gerçekleşmez dediği şeyi , gerçekleştirebilme inadıdır.

Cii , Başkalarının hayal bile edemediği düşüncelerde ayak izini bırakabilme kabiliyetidir.

Cii , ışığı aramaktır. Karanlıktan korkmamaktır. Karanlık olmasa ışığın ışık olmayacağını isimlendirilip nitelendirilemeyeceğini bilmektir. işte onun için ışığı en zifiri karanlıkta aramaktır.

Cii , Aklını kullanmak değil , Başkalarınında aklını kullanabilmektir.

Cii , bir idealdir . Hedefe giden yolda önünüze çıkan her engeli , engel olarak bırakmadan hedefinize giden yolda kendi lehinize kullanabilmektir..

Cii , Kimsenin yapılabileceğine inanmadığı şeyleri bulup inadına yapmak ve onları mahcup etme isteğidir.

Cii , Doğruyu savunabilmektir , Doğrunun en güçsüz kaldığı , Yanlışın ve yanlışı savunanların en güçlü olduğu ortamda , pervasızca , korkusuzca ve en gözü kara biçimde doğruya doğru olana ve doğruyu söyleyene sahip çıkmak ve doğrular için çarpışabilmektir..

Cii , Kararlılıktır. En zor durumda bile en doğru kararı zaman kaybetmeden ve korkmadan çekinmeden ürkmeden , verebilmektir . ve sonucu ne olursa olsun geriye dönmeden ve hayıflanmadan yada geride kalan ne kadar doğruda olsa bunu dile getirmeden yola devam etmektir..

Cii , Yapılması gerekene , Dosta ve düşmana aldırmaksızın Kişileri umursamaksızın hükmetmektir.

Cii
, Bir karakterdir , Bir Kişiliktir.

Cii , Bir yaşam biçimidir

Cii , Bir mücadele şeklidir.

Cii , içinde çılgın fikirlerin dolaştığı bir ruhtur. O ruhun hayatla kesiştiği tek noktadır..

Cii , çılgın fikirlerin işlendiği ve şekillendirildiği bir enstitüdür.

Cii , Çılgın Fikirler Enstitüsüdür..

ve siz şu anda oradasınız ! ,

Cii'ye hoş geldiniz

Crazy ideas institue~


4. Devrim Sabahı..

| 16 Mayıs 2007 Çarşamba

Birileri meydanlarda , kampüslerde hep bağırır '' Tek yol devrim '' , '' Yaşasın Halkların kardeşliği '' , '' Kahrolsun Emperyalizm '' , vs. vs. aslında bilirsiniz o masalı hani bu solculuk oyununa kendini fazla kaptırmış körpecikler biraz daha kaptırınca kendilerini sosyalist olurlar ve kapının diğer ucunda onları komünizm bekler. ve komünizmin ben iyi şeyler vaat ettiğini hep duyarım.. ancak vaat ettiklerini ne komünizmin babası marx zamanında nede bugüne gelene kadar elde ettiğini hiç görmedim yani bi nevi olmayacak duaya el açmak..Bi nevi odun kafalılık.. mantıksızlık neden mi ? Bir şeyin yarar getirmediğini gördüğün halde o yolda israr etmek enayilikten başka nedir ?

Ülkemizde de vardır bu ateşli devrimcilerden.. önce bir üniversite kampüsünde yada devlet yurtlarında toplanırlar.. ilk iş bir miting bir eylem birşeyleri protesto etmek gibi gereksiz ve işe yaramaz bir amaç uğruna emek harcamak olur.. Bir şey yaptıklarını sanıyor olmanın vermiş olduğu o işe yarama , ülkem için birşeyler yapıyorum ruh haliyle kendilerine fazlaca güvenmiş bir tema ve sanki bugün attıklar çığlıkların üzerine yarın devrim hükümeti kuracakmış kararlılığı ile bas bas bağıran körpecikler.. kafaları hiç basmamış olan körpecikler.. Yada biraz daha acımsar bi ifadeyle.. Zavallıcıklar..

amaçlarına hiçbir zaman ulaşamamış ve ulaşamayacak olan ama bunu farketmeyecek kadarda kör olan idraksiz beyinler topluluğu.. anlamaktan uzak diretmişlik ve çocukça inattan biraz daha fazlaca gayret gösteren meyve düşsün diye kavak ağacını taşlayan ama marifeti meyveyi düşürmek değil taşı atmak sanan ve taşı attık diye sevinebilen o nadide zavallıcıklar..

Konumuza dönecek olursak bu zavallıcıkların ve onların dedelerinin yıllardır hülyalarını süsleyen ama bir türlü göremedikleri uğruna şarkılar türküler marşlar dizdikleri o devrim sabahı çok yakındır.. ve daha güzel bir haber vereyim o devrim sabahları ikisi yakın biriside o yakından çok daha yakın olmak suretiyle geçmişimizde üç defa yaşanmıştır ve dördüncüsü de yakın gelecekten çok daha yakındır..

Şaşırdınız değilmi.. bu aş iş emek devrim.. kahrolsun emperyalizm diye bağırmaktan başka işe yaramayan topluluk ne zaman neyi devirdi.. devirdi de bizim neden haberimiz olmadı şaşkınlığı ile bakıyorsunuz değil mi..

Bu gayet doğal çünkü devrimi onlar yapmadı..ve bal yapmayan arı misali hiçbir zamanda muvaffak olamayacaklar.

Bu ülkede ilk devrim , bir ahbabına '' dikkat et bu millet nankördür '' diyen , inönü savaşlarında düşmanın yaklaştığını duyduğunda düşmanın geldiği yönün tersi istikamette son sürat at sırtında kaçan . Savaş bittiğinde savaş sanki onun himayesinde kazanılmışcasına fiyaka satan.. İsmet İnönü'ye ve onun baskılarına , sindirme politikalarına karşı 14 mayıs 1950 de bu uğurda daha sonra canını veren Adnan Menderes tarafından yapılmıştır !

Bu devrim sayesinde ülke en az 20 yıl ileri gitmiş. Çağdaşlaşma adına önemli adımlar atmış . Nato ya girerek sınırlarını ve milletler muvazenesindeki yerini keskin bir şekilde belirginleştirmiş. muasır medeniyet olma yolunda merdivenin ilk basamağında bi ileri bi geri sayan iktidarı yok edip 2. ve 3. basamak aşılmıştır. Halk Refahı ve huzuru görmüştür..ekonomi alanında ismet inönü zamanında hala savaştan kalma ekonomi sistemi ile geçinmeyen çalışan yokluk gören ülke ekonomisi Hasan Polatkan'ın usta ellerinde hamur gibi yoğurulmuş ve dünya piyasalarına adım atmıştır.

Ancak bunu çekemeyenler derin güçler ve ülkenin iyiye gitmesinden rahatsız olanlar.. bu yürekli insanların varlığına tahammül edememişler ve kendilerine göre '' gereken '' ne ise onu yapmışlardır..

ülke yine bir karanlığa düşmüş.. yine bir olduğu yerde sayma evresine girmiş. yine bir sıkı yönetim yine bir baskı yine bir huzursuzluk devam etmiş. yönetim darbelerle ve idamlarla el değiştirmiş ve bir müddet daha bu devran hüküm sürmüştür..

taa ki ikinci devrim sabahına kadar.. Turgut Özal Başbakan , Kenan evren ise Cumhurbaşkanıdır , ancak başkan seçimle değil tepeden inme gelmiştir. ve orada bür süre durdukdan sonra ülke normale döndü kanaati gelerek seçim zamanı başbakana sormuştur. Cumhurbaşkanı olarak kimi seçeceksiniz ? , Başbakan cin fikirli hiç bu mantıkta bi zavallıya top kaptırır mı ? Cevap nettir : Tabiki Sizi seçeceğiz paşam.. ve Paşa bu masalla uyutulmuştur .. uyandığında ise çok geçtir.. 2. devrim hayat bulmuştur..

Turgut Özalın zamanında ülke baştan başa otoyollarla kuşatıldı.. vatandaşlar araba diye birşeyin var oldugunu gördü.. Telefon denilen teknolojinin tadına bakıldı.. modernleşme sanayileşme ve teknikleşme adına büyük adımlar atıldı .. ancak bundan da dış güçler rahatsız olmuş olacak ki Türk birliğini kurma aşamasında Turgut Özal zehirlenmek suretiyle can teslim etmiştir. ve Milleti için can teslim edenlerden bir diğeri de odur..

Turgut Özal'dan boşalan koltuğa '' Morrison Süleyman '' yada daha bilinen tabirle Süleyman demirel geldi . 2 dönem cumhurbabalık yaptı ancak Halk ve vatan adına olumlu yapabildiği hiçbirşey olmadı.. Tek birşey yaptı halkı için onunda adı 28 şubat postmodern darbesi..

Ancak muvaffak olamadılar ve dağıldılar. o baskı kısa sürede halk tarafından geri püskürtüldü . Ezmek sindirmek ve bağlılıklarından uzaklaştırmak istedikleri halk üzerine ters tepki yaptı.. onlar neyi istemediyse Halk onu istedi.. onlar neyi istediyse Halk inadına istemedi.. ve bu savaşın sessiz galibi halk oldu..

O dönemde milletin kafası iyice bulandırıldı ve insanlar birlik olamadı , bütünleşemedi , ve ülke karambolde kendini yönetmekten aciz insanların eline kaldı.. ama bu gidişata dur demekte kısa sürdü..

3 kasım 2002 , üçüncü devrim sabahı.. Halk aradığı yeni lideri seçti ve ülkenin uzun süredir hasret olduğu o tek başına iktidar gerçek oldu.. Ülke adına büyük adımlar atıldı. 255 milyar dolar olan dış borç , 11 milyar dolara kadar indirildi. Ülke ortadoğuda ve dünyada hatırı sayılır bir noktaya geldi.. Birçok dünya ülkesi üzerinde hatırı sayılır bir etkisi oldu ve söz sahibi bir statüyü elde etti. prestij kazandı ve ekonomisi genişledi , enflasyon %94 lerden %8 lere kadar düştü.. Sağlık reformu hayat buldu , işsizlik %30 lardan %11 şere geriledi.

Ancak bunca başarıdan sonra hükümet cumhurbaşkanını seçeceği zaman şer güçler bunu sindiremedi. Laik sistem tehlikede , ülke elden gidiyor , şeriat gelecek , cumhuriyete sahip çıkın gibi söylemlerle kendi yaptıkları öcülerden önce kendileri korkar oldular.. öncesinde demokrasi adalet eşitlik diyenler bugün demokrasiye karşı çıkmaktan geri durmuyorlar.önceleri batılılaşma çağdaşlaşma diyenler bugün Batıyı düşman belliyorlar , Çünkü batı onların sandığı ve istediği gibi değil gerçek demokrasi yanlısı batı.. Bir ulusalcılık ayranı köpürttüler gitti. ordudan buna bir yanıt beklediler bulamadılar baktılar olmuyor iş başa düştü dediler kendileri yollara düştüler ama gördülerki bu süreçte emek veren para harcayan onlar ama kazanç istemedikleri karşı cephenin.. :)

Daha önce hiç aranmamış olan 367 şartı nedense birden bire aranır ve gereksinim duyulur oldu..ancak bu birşeyi değiştirmedi sadece 4. devrimin sabahını biraz daha ilerilere attı. Güneşin doğması biraz daha gecikecek ama mutlaka o güneş doğacak..

23 temmuz sabahı uyandığınızda yep yeni bir Türkiye'ye uyanacaksınız.4.devrim sabahına uyanacaksınız ancak bunu çekemeyenler yine olacaklar. Bugün itibariyle medyanın bazı gazete ve televizyonlarında mevcut gidişatı kötü sanan güruh o sabaha nasıl uyanacak merak ediyorum .. Gerçi biliyorum bir yerlerde seçime hile karıştırıldığı malum bir partinin oylarının eksiltildiğini iddia edecekler.. sandıkdan lider çıkan partinin sahte oylarla liderleştirildiğinden dem vuracaklar.. ama o en başta bahsettiğimiz kuru gürültü korosu gibi oldukları yerde sayacaklar..

Pardon duyamadım ? 5. devrim sabahımı dediniz ?

Ona hiçbir zaman gerek kalmayacak.. :) Çünkü bir avuç karanlık Güneş doğduktan sonra ülkeyi boğacak gücü kendinde bulamayacak.. tutki buldu ne olur diyecek olursanız da . Onuda söyleyeyim..

Adnan Menderesin dudaklarından dökülen ve onun son vasiyeti saydığımız sözleri , itina ile biz varisleri tarafından devralınmış bir emanet bilinciyle bizim ilk sözlerimiz olur..

'' Demokrasi Sana Canım Feda ! ''

Yıllar Önce tutulan dilek gerçek oldu..

| 7 Mayıs 2007 Pazartesi

Yıllar öncesiydi.. Bir samimi duadın dilimden dökülen ve tüm kalbimle içimi sıcacık ısıtarak dilimden dökülenlere kalbimle eşlik edilen.. Bir nefestin beni düşünce cennetlerine sürükleyen.. Bir meraktın.. acaba dedirten aklımı türlü türlü dağların tepelerinde gezdiren.. ovalara kuş bakışı baktıran.. Kâh gökyüzüne yıldızlara koşturan..Kâh yeryüzünde dinlendiren..

Tatlı bir düştün.. önce fikrime düştün.. Sonra içime Düştün.. Bir baktımki Bir zaman sonra hayat sahnesinde yoluma düştün.. karşima düştün.. Gözlerinin içine düştüm.. Sevdaya düştüm.. Yağmur altında ateşe düştüm..

Anladım ki Makamı ilahide yeri tahsis edilmiş olanlardanız.. Anladım ki şu milyarlarca insan arasında incecik bir çizgiden ince iki kaderin karşilaşması ince bir sanatın ve o sanatın arkasındaki Sanatcının eseri.. ve anladım ki.. Biz kendimize kalsak birbirimizi bulamazdık..

Türlü heveslere Hevalara kapılır.. savrulurduk küçük çıkarların deryasında büyük düşlerin uzağında kalır. Ayrı vadilerden süzülür umulmadık yerlere düşerdik.. anladım ki.. Seni sevmek.. Makamı ilahiden süzülen bir ışık hüzmesinin senin ve benim yüzüme aynı anda vurması gibi birşey.. onca karanlıkta iki ışığın aydınlığı ile birbirini bulması gibi birşey..

anladım ki sevgili..Seni bana gonderen.. ve bana seni bekleten , senide benide en iyi bilen..

Yıllar önce tutulmuş bir dilektin.. 2 dudak arasından süzülen ..

Bir akşam üstü yüzümüzü döndüğümüzde kutlu mekana ellerimizi açtığımızda göremediğim ama avuclarıma dolan nurdun..

ve makamı İlahi'den verilen Cevaptın..

Kabul olmuş duamdın..

Sen bu Asrın hayırlılarındandın..

Beklediğimdin.. Bulduğum ve kavuştuğumdun..


--

Gün gördüm.. Günler Gördüm..

Seni Gördüm Şad oldum..